Ertuğrul Oğuz Fırat - Irsal Senfoni ve Tarihçesi


Irsal Senfoni 


Ertuğrul hocamızın emaneti olarak aldığım en önemli yapıt op.43 Irsal Senfoni.
Fırat'ın 1970-78 yılları arasında yazdığı bu yapıtı seslendirmeyi tamamlayabilirsem, diğer eserlerine de başlayacağım.

Irsal Senfoni, TRT'nin siparişi üzerine yazılmış.
Gizemsel (mistik) üç şiir arka arkaya geliyor. İlki R.M. Rilke, ikincisi Yunus Emre, üçüncüsü ise Mevlana Celalettin'in şiiri.



Yapıtta ezgisel çizgiler ve kontrpuan çok yoğun. Üst üste gelen aralıklar bazen keskin, bazen sisli bir etki yaratıyor. Yani düşünceler bazen sertçe çarpıyor, bazen mistik bir dönüş gibi, kendi içine kapanık, akıyor. Ritmik yapılar bazen öylesine iç içe geçiyor ki, aynı anda basan düşüncelerin zihindeki savaşı gibi çatışıyorlar. Hepsinin de önemli olduğu yerler var.  İlk iki bölümde de, tasavvuf müziğimizi anımsatan ve kaynağını oradan alan, derinlemesine işlenmiş kısımlar var.

E.O.Fırat ile 2014 yılında bu eserin yazılışı ile ilgili konuşurken, eseri yazdığı dönemde koro müziğine dair düşüncelerini ve yine o dönemdeki bazı tartışmalarda, şu cümlelerle görüşlerini savunduğunu anlatmıştı bana;

"Yalnızca Batı'nın çoksesli koro eserlerini seslendirerek çoksesli müziği halka sevdireceğinizi sanıyorsanız, çok aldaniyorsunuz. Bu akorlara Türk halkı alışık değil.  Böyle yürümez, bu yolla Turkiye'ye bir şey kazandıramazsınız. Tüm uyumu ezgide arayın. Çoksesli müzik dinleme alışkanlığı 3'lü 5'li dizge (akor sistemi) ile değil, ezgileri üst üste bindirerek olabilir".

Gerçekten Irsal Senfoni'de ve E.O. Fırat'ın diğer koro yapıtlarında bu özellik çok yoğun. Pek çok yerde yığılmış ezgisel kütleler var. Aynı anda birbirini umursamadan hareket eden çizgiler sanki. Ancak üst üste duyduğunuzda birbiriyle bağıntılı düşüncelerin üst üste geldiğini anlıyorsunuz.

Eserin seslendirilişleri üzerine;
Bu kayıt Ertuğrul Oğuz Fırat Korosu'nun 22 Mayıs 2014'de, "Fırat ve Sanatı Üzerine" başlıklı sunum ve konserinden:



Sunumları müzikolog meslektaşım ve dostum Ahu Köksal hazırladı. Öğrenciliğimizde Ertuğrul hocanın çağdaş müzik dinleti/derslerine birlikte giderdik. Kendisi Ertuğrul Oğuz Fırat hocamız üzerine yazılar yazdı, çalışmalarına devam ediyor.

E.O.Fırat, Irsal Senfoni'yi  5 Kasım 1998 tarihinde "Yapıtımı yaşatacağı inancıyla Ahter Dönmez'e" notu ile ithaf etmiş. Ahter hocam, hemen ertesi yıl E.O.Fırat'ın "Avcı" ve "Ceylan" yapıtlarını Yapı Kredi Sanat tarafından düzenlenen Ertuğrul Oğuz Fırat'a Saygı Gecesi'nde seslendirdi. Ancak o dönemde Ankapella Korosu yeni yeni yapılanıyordu, topluluk Irsal Senfoni'yi seslendirebilmeye henüz hazır değildi. Öte yandan, Irsal Senfoni'yi üç bölüm ile seslendirmek, bir koronun bir yıllık programını fazlasıyla aşacak bir iş yükü; eserin teknik güçlükleri de çok yüksek. 2004 yılında bu durumu Ertuğrul Oğuz Fırat hocam ile de konuşuyorduk; ben de eseri bölümlere ayırmak yoluyla bu işi çözebileceğimi düşündüm. Sonrasında işe koyulduk; aylara, yıllara yayarak ilk iki bölümü pek çok kez seslendirebildik. Şimdi Yıl 2017. Belki üçüncü bölümü birlikte çalışırız Ahter hocamla.

Mezun olduğumda SCA Vakfı bünyesinde "Koro Modern" adlı bir topluluk kurmuştum; çünkü vakıf bünyesinde Orkestra@Modern vardı o zamanlar. Ne kadar da özenmiştim... Biz de koro alanında çalışalım diye Atilla Çağdaş Değer ile konuştuk, konuyu temellendirdik ve sayın Elif Başman'ı ziyarete gittik; kendisi önerimizi duyduğunda, hiç ikiletmeden hemen başlayalım çalışmalara demişti. Vakfın, Ankara'nın sanatsal zeminine, korolarına ve bizlere katkısı saymakla bitmez. O zaman, hayatımızda daha çok çağdaş müzik olsun diye çabalıyorduk, neden? Eksikliğini hissediyorduk çünkü, şikayet ediyorduk, çözüm arıyorduk. Bu satırları yazarken ister istemez kıyaslıyorum; o zaman hayatımızda daha çok çağdaş müzik varmış aslında. Ben çok daha cesur, rahat ve  kaygısızca çağdaş yapıtlara yaklaşıyor, böyle bir ruh hali ile çalışıyormuşum. (Sanırım birazcık yıpranmış olabilirim.)

Koro Modern ile eserin birinci bölümünü ilk kez 1 Şubat 2006 tarihinde "Ertuğrul Oğuz Fırat'a Saygı Gecesi"nde seslendirdik. 1 Şubat doğum günüdür hocamızın; bu nedenle hepimiz için çok büyük onurdu. O zamanda öyleydi, şimdi de; yönettiğim yapıtlarda hep eksikler, eleştirilecekler, daha iyi olacak kısımlar üzerinde duruyorum; halbuki kaydı şimdi dinlediğimde iyi de bir icra olduğunu görüyorum. O icrada yer alan tüm dostlara teşekkürlerimi; selam ve saygılarımı yollayayım buradan.

2012 yılında Atilla Çağdaş Değer ile EOF Korosu'nu kurduk ve hem 1. hem de 2. bölümü birkaç sefer seslendirebilme şansımız oldu. Örneğin Türkiye Korolar Şenliği (TKŞ) icralarımız, bizleri önemli bir kitle ile buluşturduğu için, bana göre çok büyük önem taşıyor;

-18. TKŞ'de (2013) 2. bölümü,
-19. TKŞ'de (2014) 1.bölümü seslendirdik.

6 Aralık 2013 tarihinde SCA "Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası" Ertuğrul Oğuz Fırat'a sunulduğunda, o akşam biz de 2. bölümü sunduk hocamıza. İcramızı beğenmesi, o bölümdeki müziği hem hocamızla hem de bu işe değer veren bir seyirci ile paylaşmak, hepimiz için tarifsiz bir mutluluktu.

Şimdi sırada üçüncü bölüm var.

Bu noktada tıkandım sanırım. Irsal Senfoni'de, olağan koro yapıtlarının çok üzerinde güçlükler var. 2013-14 döneminde söyleyen EOF üyeleri hatırlar; bir provamızı sadece iki ölçüye ayırmıştık. Şöyle ifade edeyim; EOF Korosu bir provada orta güçlükte 3-4 eseri kolaylıkla ilerleten bir koro. Böyle bir uğraşın yorgunluğu hem koro üyeleri hem de benim için uzun sürdü sanırım. İyiye ulaşmanın bedeli ağır oluyor. Üstelik 3. bölüm yapıt içinde en zor bölüm; yine de uzak değil.

Gücümü toplayıp tekrar kolları sıvamak için  bir hamle olsun bu yazı.

Yorumlar