Yüreklerde Kutsal Ateşi Yakan Ustaya Selam Olsun! (Gezsem Anadoluyu)

Muammer Sun - "Gezsem Anadoluyu" ve hocamızın 85. yaş günü coşkusu

Bu yazı, Muammer Sun hocamızın 85. yaşına ithafen, 14 Ekim 2016 tarihinde yazılmıştır. 

“Ben ilk 15 yaşımda söyledim bu şarkıyı. O zamanlar, ergen ukalalığımla koro öğretmenimizin verdiği her esere bir kulp takar, beğenmezdim söylediğimiz eserleri.

Ama “Gezsem Anadoluyu” çalışmaya başlayınca duvara çarpmış gibi oldum.
Ağlama hissi geliyordu hep, boğazım düğümleniyordu. Bir tek ben de değildim. Söylerken hissediyordum etrafımda, Muammer Sun'un yüreğinden taşan ne varsa, sarıyordu herkesi.

Aradan 23 yıl geçmiş. Bu günlerde bu eseri TRT Gençlik Korosu'na çalıştırırken kendimi aynı duygular içinde buluverdim. Aynı düğüm boğazımda, gözlerim nemleniyor, ağlamak istiyorum. Neden?  paylaşmak istiyorum neden... Yıllardır düşünüp durmuşum da, yazmak gelmemiş aklıma.

Anadolu’muz çok güzel. Bizim vatanımız. Bizim canımız. Cennet gibi topraklarda yaşadığımızı anlatan da güzelim eserlerimiz var.

Ancak bu eser öyle değil. Denizi, güneşi, inciri, fındığı da güzel ama, Anadolu insanı neler çeker, neler yaşar onu diyor Muammer Sun usta burada, hem nasıl diyor:

“Demir çarık giysem, yola düzülsem,
Kara bahtın kem yazısı döner mi?
Bir kuş olup tepelerden süzülsem
Yoksulluğun kör acısı diner mi?”


Bizim çocukluğumuzda kredi kartları yoktu. Yani şu an sahip olduğumuz sanal varsıllık. Orta halli yaşayıp giden kuşaktık şehirlerde. Peki ya köyler ne yapardı, nasıl yaşanırdı…

Yoksulluğun “kör acısı” ile yaşardı işte çoğunluk. Bunu da sırça sarayında yaşamayanlar bilirdi ancak. Yaşar Kemal, Sabahattin Ali anlatırdı bizlere. Muammer Sun da biliyordu, anlatıyordu.


Muammer Sun hoca, “Anadolu’nun kara bahtını, kem yazısını döndürmek için, yoksulluğun kör acısını dindirmek için bizler ne yapmalıyız arkadaşlar?” diye cayır cayır soruyordu o partisyondan…
Ondan tüylerim diken dikendi işte.

Bizler de yaşıyorduk o fakirliği, en azından ne olduğunu biliyorduk.
Henüz kredi kartları gözlerimize perde çekmemişti.

Sonra şöyle diyor;
“Öykü olup türkülere dizilsem,
Resim olsam bu yerlere çizilsem,
Ülkü olup her gönüle yazılsam,
Yüreklerde kutsal ateş yanar mı?”

Basbayağı, ben kendimi adıyorum diyor bu topraklara, bu toprağın insanlarına;
"Ben ne yapabilirim vatanım için" diyor!
Kutsal ateşi yakıyor usta.

Bu yaşına dek hep böyle yaşadı Muammer Sun hoca.
Yüreğinde kutsal ateş,
Tüm yürekleri tutuşturma ülküsüyle:

“Toprağın altına bir tohum girer,
Gün gelir, her tohum bir fidan sürer,
Kökleri yürürse, her ağaç büyürse, meyveler olursa,
Dert sona erer!”

*TRT Ankara Radyosu Gençlik Korosu söylüyor:


Çalış, çalış, çalış, vazgeçme diyor. Göreceksin bak neler olacak!

İşte yarın, ömrünü tohumlar ekmeye adayan usta, 85 yaşına giriyor!
Kutlu olsun Usta!

Ektiği tohumlar fidan sürmüş, kökleri yürümüş,
Tüm ülkede ağaçlar büyümüş, meyveleri olmuş!

İşte o ağaç olanlar,
Ustaya teşekkürlerini sunmak için,
Dert sona ersin diye meyve veriyor.
Ömürleri oldukça da meyve vermeye devam edecekler.
Fırtına da çıksa, taşlansalar da…

Tek bir gerçek var:
Bir kez ağaç olan, ağaç olmaktan vazgeçemez artık.
Muammer Sun ustamıza tüm varlığımızla teşekkür ediyoruz.

Saygılarımla,
Çiğdem Aytepe


*Bu kayıt, 9 Ekim 2016 tarihinde kaydedildi. Muammer hocamızın doğumgünü için üç prova sonucu elde ettiğimiz bu videoyu, zaman içinde çok daha iyi olacağını bilsek de, sürpriz yapmak ve duygularımızı ifade etmek için yayınlamayı tercih ettik. 


Yorumlar

  1. Muammer Sun ve Atatürk Cumhuriyeti ilişkisi bu kadar güzel anlatılabilirdi.

    YanıtlaSil
  2. O'nun şarkıları ile büyümek, söylemek, çalmak, söyletmek... Bir mum oldu; ışığıyla, aydınlatmaya başladı yaşları kaç olursa olsun çevresindekileri, binleri, milyonları... Kim diye bilir ki -Muammer Sun artık yok!.. o hep yanı başımızda, aramızda, eserleriyle yaşayacak büyük usta, eşsiz öğretmen... M.BAZ

    YanıtlaSil

Yorum Gönder